Japon Yapmış…
JAPON YAPMIŞ
Bugün size bir kitaptan bahsetmek istiyorum…
Kitap Adı: Japon Yapmış
Yazar Adı: Onur ATAOĞLU
Yayınevi: Çınar Yayınları
1.Baskı: Ekim 2010
ISBN: 978-975-348-236-3
…
Kitaptan Alıntı 1;
Yazar Hakkında Bilgi
Onur ATAOĞLU, 1970 yılında Ankara’da dünyaya geldi. 1992 yılında ODTÜ Endüstri Mühendisliği bölümünden Lisans, 1996 yılında aynı bölümden yüksek lisans diploması aldı.
1993 Martından bu yana TC Başbakanlık Hazine Müsteşarlığında (Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğünde) görev yapıyor…blog sayfasında (onurataoglu.blogspot.com) yazılarını paylaşıma açıyor.
2002 Kasım ayında Tokyo Büyükelçiliği Ekonomi Müşavirliğine tayin edildi. Tokyo’daki görevini 2006 Haziranına kadar sürdürdü. Bu 3,5 yıllık süre içinde Japonya’nın büyük bölümünü dolaştı. Japonya hakkında birçok kitap okudu, değişik Japon yemeklerini denedi, çeşitli konser, sergi, sanat etkinliklerini izledi, Japon arkadaşları ile gezilere çıktı, uzun süren sohbetlerde bulundu. Bütün bu tecrübelerden süzülen gözlemlerini kısa notlar alarak biriktirdi ve Türkiye’ye döndükten sonra derleyerek kitap haline getirdi…
Japonya hakkında çok faydalı ve güncel bilgiler elde ettiğim bu kitabı severek, beğenerek okudum. Emeği geçen herkese teşekkür etmek istiyorum. Yazarın ve Yayınevinin yüksek müsaadelerini talep ederek size kitabın içinden birkaç küçük paragrafı aktarmak ve beğenilerinize sunmak istiyorum…
Ulaştırma sektöründe çalışan bir kişi olarak özellikle dikkatimi çeken ilk pasaj, sayfa 100’de Aşırı İstihdam Diyarı bölümünde anlatılan günlük trafik konusunda…
Kitaptan Alıntı 2;
…Japonya’ya geldiğim ilk günlerde Maliye Bakanlığının konukevinde bir kokteyle katıldım.Konukevi dört katlı, orta büyüklükte bir bina. Caddeden otoparka girerken iki görevli aracımı yönlendirdi. Otoparkta nereye park edeceğimi başka bir görevli gösterdi. İki görevli, kapıda bana hoş geldin diyerek içeriye buyur etti. İçeride bir kadın görevli beni asansörlere götürdü. Asansörlerin önündeki bir diğer kadın ne için geldiğimi sordu, söyledim, 3. kata çıkmamı rica etti. 3. katta asansörden iner inmez bir görevli bana koridorun ucundaki salonu (4 metre ilerisini!) işaret etti. Salonun girişinde iki kadın görevli, listede adımı kontrol edip beni içeri aldı.
Benzer bir durum kokteyl sonunda da yaşandı, benim arabayla sağ salim otoparktan çıkışıma kadar attığım her adım yönlendirildi…
Bu durum belki aşırı istihdam fakat sosyal yapıda sağladığı düzenlilik benim dikkatimi çekti. En son yaşanan depremden sonra da Japon toplumu, sosyal yapısındaki bu düzenlilik ile bütün dünyanın dikkatini çekmiş idi. Ajanslarda yer alan fotoğraflarda, o zor şartlarda dahi kuyrukta sırasını bekleyen, kapışmayan/itişmeyen genç/yaşlı birçok insanın görüntüleri olağanüstüydü.
Aynı sayfanın son paragrafından devam edelim;
Kitaptan Alıntı 3;
… Çıktım yola arabayla, hava kararmış. Az ileride yol tamiratı var. Tamirat dediğim, banyonuzdaki bir karo seramik kadar büyüklükte yama yapıyorlar. İki yüz metre önceden ışıklı uyarı tabelaları başlıyor; ama ışıklar bir Boeing Jumbo jeti havaalanı pistine indirebilecek güç ve ebatta. Olay mahalline yaklaştıkça fosforlu koniler, çitler ve dahi güvenlik ekipmanları sıklaşıyor. Biraz daha yaklaşınca, ellerindeki ışıklı sopaları kolları koparcasına sallayan, canhıraş mimiklerle sizi yama çalışması hakkında uyaran, fosforlu kıyafetler giymiş birkaç elemana rastlıyorsunuz.
Manzarayı bünyeniz kaldırmıyor. Geldiğiniz ülkede yolun ortasına olimpik havuz ölçülerinde çukur kazılmasına rağmen bu altyapı çalışmalarından hiçbir şekilde haberdar edilmiyorsunuz ve bizzat düşerek öğreniyorsunuz. Şu anda ise, 30X30 santim ebatlarındaki yama mahallinden altı güvenlik elemanının refakatiyle geçmektesiniz…
Yazarımızın ülkemiz hakkındaki gözlemlerini sanırım hepimiz onaylarız. Yazarımız bunu esprili dille ifade ederek bizi bize anlatmayı başarıyor. Genellikle trafik ortamında bu hazırlıkların ve uygulamaların öncelikle maliyet arttırıcı olduğunu düşünme eğilimindeyizdir. Fakat trafik ortamında bu profesyonel müdahaleleri gerçekleştiremediğimiz zaman meydana gelen zararın faturasını can ve mal kayıplarımızla daha yüksek bir bedelden ödediğimizi bir gün umarım anlarız.
Başka bir trafik uygulamasının anlatıldığı (yaya trafiği) Sayfa 101’den devam edelim;
Kitaptan Alıntı 4;
…Trafikte ışıklı sopa sallamak Japonya’nın en fazla istihdam sağlayan işkolu. Zaten Japonlar rahatsız bir millet; illa ki bir yolda tamirat işine girişecekler veya yol kenarında trafiği tehlikeye sokabilecek (!) bir inşaat işi olacak. Hal böyle iken, ortalama bir günde, ortalama bir yolda, kilometre başına dört beş eli sopalı elemanla karşılaşacaksınız.
Ertesi gün işe yürürken kaldırımda yeni bir faaliyete denk geldim. Elçiliğin yakınındaki bir arsada inşaat başlamış ve bir hazır beton kamyonundan inşaat alanına yere döşenmiş boruyla çimento akıtılmakta. Boru kaldırımı enine kesiyor ve çapı en çok dört beş santimetre. Yani yapmanız gereken, adımınızı atarken ayağınızı en azından beş santimetre kaldırmak.
Ama Japon yapmış; ne yapmış, borunun üstünden geçebileceğiniz tahtadan mini bir köprü yapmış! Köprünün de her iki yanında birer görevli, ellerinde yine sopalarla, her gelen geçen yayaya sabırla boruya takılmadan köprüden geçmelerini işaret ediyor. Çakı gibi üniformalı iki köprü görevlisini görünce tırsıp durakladım; bizler ki Deli Dumrulların diyarından geliyoruz, ilk aklımıza gelen köprü başında halledilmek… Ama baktım ki koskoca iki görevlinin tek misyonu insanları beş santimlik borudan atlatmak, ben de onların refakatinde köprüden geçtim…
Esprili üslubunu kitap içine serpiştiren yazar, böylece okuyucunun dikkatini uyanık tutmayı başarıyor. Japonya hakkında günlük gözlemlerini ve yaşadıklarını bizimle paylaşan yazarı, bu başarılı çalışması için kutlayalım ve kitabı henüz fark etmeyen okuyuculara da tavsiye edelim.
Çağdaş trafik uygulamalarını gerçekleştirmeyi başarmış ülkelerden örnek alalım demeye bilmem gerek var mı? Umarım bir gün bizim ülkemiz de diğer ülkelere örnek olacak çalışmaların gerçekleştirildiği bir ülke olur.
Hoşça kalın…
Yazar: ALTAR
No Comments